17 Ağustos 2014 Pazar

Adanın Kahvesinde




Adada kahvede oturuyorum . Hangover kafa .  Tavla şakırtısı ve  gevezeliği bile rahatsız etmiyor beni  . İki karga artık adada  tek tük kalmış  eski bir balıkçı  kayığının ağlarını  didikliyorlar ,  maden işçisi titizliğinde . Yüzünde güneşin ve soğunun yıprattığı çizgileriyle balıkçı mı yoksa  faytoncu mu kestiremediğim  benzetmem gerekirse istavritten büyük, zarganadan küçükçe  , tığ gibi ince bir aga denize bakıp duruyor . Ayağında beyaz potinleri  ile babanın o eski adalılarından birini görür gibi oluyorum.  Ha , nasıl  biridir onu ben bilmem ,  belki dülger balığına sormak lazım bunu  . İnsanlar gelip geçiyor önümden   . Bense  Kaşık' a , Heybeli' ye bakıp , bakıp duruyorum  . Akşamın başımdaki  ağırlığı hafifçe havalanıyor bir martı gibi . Adanın kahvesinden bakıyorum denize ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder